27 Ağustos 2011 Cumartesi

yüreğim göğsüme dar !


Öylesine doludizgin ki içim...Tüm sözcüklerim şaha kalkmış bir at gibi; huysuz, aksi ve isyankar...Öylesine karadenizim bu gece; öylesine hoyratça vuruyor dalgalarım kıyılarıma...En az palandöken kadar buz kesmiş içim ve yüreğime kadar kara batmışım...İçim öyle bir demlenmiş ki zifiri karanlık misali...Onca içtiğim, yediğim şekere karşın tadsızım ...Ve bu dem dahi ısıtmıyor beni...Bir acı kahve tadında dilim damağım...Suya hasretim...Ben ki yalnızlığımın kaçıncı kez şerefine kadeh kaldırıyorum...İşte tek dostum...Biçarem...Ben kadar ben olan yalnızlığım sana içiyorum!İçmek ki ne şaraba benzer ne de ötesine...İçmek ki sözdür bilene...Yudum yudum hem de! Geceye dahi sığamıyorum ...Ne ona ne de onun karanlık kuytularına...Ben kaçgündür aç be aç dolaşıyorum...Belki kaç aydır, kaç yıldır ya da? Ben benden geçiyorum geçerken yine bana rastlıyorum; kimseye yenilmezken,en çok kendime yeniliyor, en çok kendimle savaşıyor ama yine de en çok kendimle dertleşiyorum!!!Kimsenin bilmediği, görmediği ama belki de dünyanın öteki ucunda ya da güneyinde benimle an be an aynı hislei yaşayan birinin varlığını hissetmek...Evet kalben hissediyorum! İşte bu tüm kelimelerimi tarifsiz ve emsalsiz kılıyor! Birşeylere bu denli ad koymaya çalışan biz insanoğlu, bilhassa duygulara...yanılıyoruz...Evet tek kelimeyle böyle...Oysa ne önemi var a'nın, b'nin , c'nin...ne önemi var bu denli isimlerin, sıfatların, zamirlerin...ne önemi var suretin? Mühim olan tekbirşey var ; HİSSETMEK!!! Öyle içten öyle bitimsizce...öyle yürekten...içimize sığmayan bir humman gibi...Belki daha da öte...içine sığdıramadığın; yüreğinin boğazını, yüreğini koca bir yumruk gibi sıkan koca bir hisce...gözlerini kapadığında zamanı ve mekanı yitirdiğin o his...işte bir ad konacaksa yaşama " HİSSETMEK " olsun sadece...hissetmek an be an bitimsizce...


&elifiminrüyası

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder