19 Ağustos 2011 Cuma

gittiler…


nice yolcu uğurladı her birimizin “solyanı” limanlı gemisi
iskele her gidişte ayrı bir veda sahnesine perde oldu
her gidişte ayrı bir sağnaktı yağan
ve farklı bir toprak kokusuydu her sağnak yağmur sonrası kalan
şiirler döşendi gökten yere
geceler zifri karanlığa boyandı
bir damar daha çekildi candan
bir çizgi daha eklendi yüzümüze
umutlarımız sararıp döküldü mevsimsiz
dudaklarımızda boğuklaştı isimler hece hece
bir düğüm yüreğimize bir düğüm dilimize bir düğüm de umutlarımıza attık farkında olmadan
hayatla koskocaman bir duvardı ördüğümüz aslında
ve “zaman” usulca yanımızda belirdi o vakit
“ey dost” dedi, “ben varım, burada ve yanındayım”
“yalnızlığımız” elimizin üzerine koyarak elini “zaten hep senle kalamam meraklanma dedi“ gülümsetmek istercesine bizi
hiç bitmeyeceğini sandığımız kış mevsimi başlamıştı o vakit işte
bir yandan zamana sarılıyor
öte yandan yalnızlığımızla dertleşiyorduk
öyle ya yoksa nasıl geçerdi koca kış mevsimi
geçer miydi sahi???
gittiler…
bitmeyeceğini sandığımız kış mevsimi grileşerek sonbahar oluverdi
takvimlerle kundakladık kendimizi
ve şiirlerle
ve şarkılarla avunduk
nice sağnak altında ıslanarak
acıdan olgunlaşarak sardık sarmaladık “solyanı” limanlı gemimizi
ve nitekim yalnızlıkta birgün vedalaşmaya geldi
“nereye” dedik, “nasıl bırakırsın beni?”
yalnızlık yeniden ve yine gülümseyerek
“sonbaharda bitti; senin için güneş yeniden doğacak.
evet gittiler, belki bir iz bırakarak
belki seni yorarak,
ama tecrübelerin var şimdi tüm düğümlerini çözecek ve sana ilkbaharı getirecek en güçlü ve emsalsiz anahtar .
unutma:
her şey sen de gizli..
gitmeler heeeeppp olacak,
ama en acı gidiş en büyük tecrübeyle dönerken sana
anlayacaksın demek istediklerimi…”
ve işte o vakit bir “geliş” belirir ufukta
elinde cemreyle sana el uzatarak
bu cemre ilkbaharın habercisi ilk cemredir
senin toprağınadır düşmeyi beklediği yer….


&elifiminrüyası

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder